TÜRKİYE’DE LOJİSTİK

12 January 2022

2000’ lerde Lojistik Sektörü; Türkiye’de ağırlıklı transit taşımacılığı veya ülke içerisinde taşımacılık yapılırken, 2007 yılında Avrupa’ nın Lojistik üssü olan Bulgaristan ve Romanya’nın Avrupa Birliği’ne girmesi ile beraber Avrupa’nın Lojistik Üssü olan bu ülkelerde asgari ücretlerin Euro’ ya dönüp yükselmesi dolayısıyla lojistik sektörü Türkiye’ ye kaymaya başlamıştır ve son 15 senedir sürekli bir ivme büyümektedir.



ÜLKEMİZDE LOJİSTİĞİN GELİŞMESİ


2000’ lerde Lojistik Sektörü; Türkiye’de ağırlıklı transit taşımacılığı veya ülke içerisinde taşımacılık yapılırken, 2007 yılında Avrupa’ nın Lojistik üssü olan Bulgaristan ve Romanya’nın Avrupa Birliği’ne girmesi ile beraber Avrupa’nın Lojistik Üssü olan bu ülkelerde asgari ücretlerin Euro’ ya dönüp yükselmesi dolayısıyla lojistik sektörü Türkiye’ ye kaymaya başlamıştır ve son 15 senedir sürekli bir ivme büyümektedir. Bundan 10 yıl önce ticari arsalarda ve sanayi arsalarında fabrikalar mt² kira getirisi olarak %15 - 20 daha yüksek iken sektörün bu kadar hızlı gelişip ve büyümeye devam etmesiyle şu anda yaklaşık % 20 - 25 oranında lojistik depolar fabrikalara nazaran dolayısıyla yeni Sanayi Binası mal sahipleri tarafından fabrika yapılıp kiraya verilmektense, lojistik depo yapıp kiraya vermeye dönmüştür. Tavan yükseklikleri 7/8 metrelerden başlayıp 10 metrelere gelip bugün 14 / 15 hatta 18 metreler konuşulur hale gelmiştir. 


Lojistik sektöründe ülkemizde yurtiçi günlük taşınan yük miktarı 2.000.000 ton olup bunun %89’u karayolu, %5’i demiryolu ve %6’sı denizyolu ile taşınmaktadır. Türkiye’de ağırlık olarak en çok taşınan ürün türleri %24 ile maden ve mineraller, %20 ile gıda ve %12 ile tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleridir. Uluslararası Ana Ulaştırma Koridorlarını ülkemiz üzerinden birbirine bağlayan doğu-batı ve kuzey-güney akslı ulusal ana ulaştırma koridorları gereksinimini ortaya koymakta, lojistik merkezler için bilimsel bazlı kriterler ve lokasyonlar tanımlamaktadır. 

Bu durum sektörün yatırımlarını bu yönde yapmasını sağlayacaktır. Böylece verimlilik artırılmış olacaktır. Türkiye; üç kıtanın kavşak konumunda olması ve üç tarafının denizlerle kaplı olması özellikleri ile bölgesinin lojistik üssü olmaya başlamıştır. 


Türkiye’nin GSYH’sı içinde Ulaştırma ve Depolama Sektörünün GSYH’sı 364 milyar TL’dir. 

Diğer taraftan diğer sektörlerin kendi tesis ve araçları ile gerçekleştirdiği lojistik faaliyetler de vardır. Bu çerçevede Türk Lojistik Sektör Büyüklüğünün, yaklaşık 514 milyar TL (Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın yaklaşık %12’si) olduğu öngörülmektedir. 2021 yılının bir toparlanma yılı olması, aşılama faaliyetlerinin ve alınan önlemlerin başarısına bağlıdır. Bu çerçevede 2020 yılına göre %5’lik bir büyüme öngörülebilir. 


TÜRKİYE REKABET KOŞULLARINI GELİŞTİRMEK İÇİN NELER YAPMALI?


Elbette bir ülkenin lojistik sektörü bağlamında diğer ülkelerle rekabet edebilmesi için yalnızca coğrafi avantajlara sahip olması yeterli olmamaktadır. Coğrafi ve jeopolitik avantajların yanında, sonradan edinilebilen birtakım yetkinliklerle lojistik firmaları hem iç pazarda hem de dış pazarda çok daha rekabetçi bir strateji izleyebilirler. Her şeyden önce teknoloji kullanımı ve yatırımı açısından istenilen seviyeye ulaşmaya çalışan Türk lojistik sektörünün daha yenilikçi olması, yeni iş modellerini benimsemesi, geleceği şekillendirecek yeni trendlere kendini adapte etmesi ve yeni teknolojileri kullanması gerekmektedir. 



Ülkemizde son on yıldır yapılan planlamalar artık hayata geçmeye başlamıştır. Lojistik köyler Projesi ile birlikte tren yolu taşımacılığı çok daha hızlı gelişecektir. Halihazırda planlanmış yeni lojistik bölgelerde özellikle batıdakilerde tren yollarının kolları, OSB’ lerin ve Limanların içine kadar girmiştir. 


Liman bölgelerinde ise konteyner taşımacılığında bir çok özel şirket tarafından Gümrüklü alan ilan edilip konteynerler Tren yolu vasıtasıyla taşınmaktadır. Uluslararası demiryolu taşımacılığı, özellikle bazı yük gruplarında sıklıkla tercih edilebilmektedir. Transit ülkeler tarafında da kullanılıyor olması sayesinde sınırlarda sağlanan kolaylıklar da buna etki eden bir faktördür. Özellikle yurtdışında gelişmiş bir altyapıya sahip olan demir yolları, demiryolu taşımacılığını daha cazip bir hale getirmiştir. Uluslararası demiryolu taşımacılığı, günümüzde yüksek talep görmektedir ve bazı yüklerin taşınması noktasında neredeyse alternatifi yok denilebilir. Bu da tren taşımasının sağladığı avantajlardan kaynaklı bir durumdur. Özellikle çok ağır tonajlı yüklerde demiryolu taşımacılığının önemi büyüktür. Ayrıca zorlu iklim koşullarının hakim olduğu bölgelerde tren taşımacılığı tercih edilmektedir. 



LOJİSTİK KÖYLER



Lojistik köyler, ticaretin akışının rasyonelleşmesini ve bütünleşen hizmet vermeyi sağlamaktadırlar. Bunun yanında, ulaştırma türlerini birleştirip; katma değerli hizmetler sunarak; şehrin tıkanıklığını önleme amacını güden ulaşım hareketlerin toplandığı yerlerdir. Küreselleşme ve bilişim teknolojileri ile artan ticaret eğilimleri sonucu lojistik faaliyetlerin ve lojistik sektörünün önemi de gün geçtikçe artmaktadır. Çok sayıda işletmenin uluslararası pazarlarda rekabet etmesi kâr marjlarını daraltmış, ürün ve hizmetlerin hedef pazar ve tüketicilere doğru zaman, yer, miktar ve fiyatla ulaştırılması her zamankinden daha önemli bir hâl almıştır. Bu noktada işletmelere daha esnek, daha entegre ve katma değerli hizmetler sunacak lojistik köyler gündeme gelmiş, intermodal taşımacılık olanaklarıyla da desteklenen bu köyler kısa sürede tüm dünyada yaygınlaşmıştır. 


E-ticaret firmalarının rekabeti bunda önemli rol oynamaktadır. Öyle ki ALİ BABA, AMAZON gibi firmalar bu yıl sonunda dünyanın her yerine 24 saatte talepleri ulaştırmak için son hızla çalışmaktadırlar. Bu da ülkemizde Lojistik Sektörünün ne kadar daha ileriye gideceğinin en net göstergesidir. 


- ERSEL ALACADAĞ