GEÇMİŞTEN GELECEĞE ‘’SANAYİ’’

19 April 2022

Sanayinin anlamına baktığımızda; hammaddeleri işlenmiş duruma sokup değerlendirmeye, kullanılacak ürünler durumuna getirmeye yarayan bilgilerin, araçların ve yöntemlerin tümü demektir.

Sanayi, kendi içerisinde çok farklı sektörler barındırmaktadır. Silah-savunma sanayii, tekstil sanayisi, besin-gıda sanayii, maden sanayii, makine sanayii, kimya sanayii gibi. Sanayisi zayıf ve insan gücüyle üretim yapan bir ülke belirli bir süre sonra kendi içerisindeki ihtiyaçlarını karşılamaya başlayacak ihtiyaç olduğundan dolayı da sanayisi güçlü olan ülkelere para ödeyerek, belki borçlanarak ürün/hizmet satın alacaktır. Sonuç olarak bu süreç o ülkeyi dışa bağımlı hale getirecektir. Bu örnekten de anlaşılabileceği gibi Dışa Bağımlılıkta Sanayinin Önemi günümüz dünyası için önemli bir hale gelmiştir. Özelliklede Makine sanayisini geliştirmemiş bir ülke zaman ayak uydurmak için ve seri üretime geçebilmek için dışarıdan sanayide kullanılan araç ve gereçleri mutlaka temin etmek durumdadır.

Ülkelerin kalkınması o ülkelerin sanayileşmesi ile özdeşleşmiş bir kavramdır. Diğer bir deyişle kalkınmış ülke deyimi sanayileşmiş ülke anlamına da gelmektedir. Bu nedenle ülkeler iç ve dış ticaretleri ile ekonomilerini geliştirmek ve daha refah bir yaşam sürebilmek için sanayileşme sürecine hız vermek zorundadırlar.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan önce yani Osmanlı zamanında dokuma, deri, gıda ve askerî araçlar üretim sanayisi kurulmuştu, Cumhuriyetten sonra ise Atatürk’ün önderliğinde başlatılan sanayileşmeye ilk adım 1923 de yapılan İzmir İktisat kongresi ile başlanmış kısa bir zaman içinde etkisini göstererek ülkemiz hızlı bir sanayileşme sürecine girmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti dünya haritası üzerinde çok stratejik ve avantajlı bir bölgede yer almaktadır. Konum olarak en büyük avantajımız Doğu ile Batı arasında bir köprü görevi görmesidir. Bunun dışında etrafı Güneyden Akdeniz, Kuzeyden Karadeniz, Batıdan ise Ege Denizi ile çevrilidir. Doğu ile Batı arasında köprü olmanın getirdiği avantajlar, Türkiye’nin jeopolitik gücünü oluşturuyor. Bu jeopolitik konum sanayileşme oranını geliştiriyor ve ülke turizmde önem kazanıyor. 

Ulaşım konusunda ise kara, hava ve deniz ulaşımı oldukça gelişmiş seviyededir. Fakat şöylede bir gerçek var ki Türkiye'nin doğusu ile batısı bu gelişmişlikten payını eşit oranda alamıyor. Daha çok batı bölgesinde bulunan iller sanayi açısından gelişiyor. Ne yazık ki doğu bölgesi ise batıya oranla daha az sanayi alanında talep görüyor. Ayrıca sanayinin ve sanayi bölgelerinin kurulmasını veya gelişmesini etkileyen başka faktör bölgenin engebeli olmasıdır. Çünkü fabrikalar daha çok ulaşımın kolay ve rahat olduğu, dağların daha az olduğu ve nüfus yoğunluğunun çok olduğu şehirlere açılmaktadır.

*OSB: Organize sanayi bölgesi sanayinin etkinliğini ve kentte düzenli yerleşmeyi sağlamak amacıyla, sanayi tesislerini bir araya toplayarak sanayi kuruluşlarının ulaşım, kentsel toprak, enerji, yakıt, su, endüstriyel atık su arıtma tesisi, hammadde gibi altyapı ve gereksinimleriyle ilgili kolaylıkları bir arada bulunduran, bunun yanı sıra sanayinin çevreye olumsuz etkilerini en aza indirmek amacıyla atık yönetim politikaları uygulayan, özel olarak planlanan ve imar planlarında da yer verilen bölge  türüdür. Yapımına kamu otoritesi karar verir.

Türkiye'de sanayinin coğrafi dağılımına baktığımızda, Bölgelere ve illere göre çok büyük fark olduğunu görürüz. Özellikle Marmara bölgesi Ülke sanayisinin %60 ını içinde bulundurmaktadır. Bunun başlıca nedeni ülkemizin en büyük sanayi merkezi İstanbul'un bu bölgede yer almasıdır. 1960 yıllarında ülkemizin sanayisinin 1/3 İstanbul daydı. İstanbul şehri kuruluşundan beri bir cazibe merkezi olmuştur, bu sebeple hem büyük bir tüketim pazarı, hem de işgücünün kolay sağlanabileceği bir merkezdir. Ayrıyeten sanayicin de ihtiyacı olan hammadde ninde büyük bir Pazar ve kapitalin döndüğü İstanbul'a getirilmesi de kolaydır. 

Marmara bölgesinin içinde 2. büyük sanayi bölgesi ise, Bursa şehridir.  Özellikle dokuma, gıda ve son yıllarda otomobil sanayisi de bu yöredeki Gemlik - İnegöl, Yenişehir gibi bölgelerin çevresinde gelişmektedir. Daha güneyde ise, yeni yeni gelişme gösteren Balıkesir sanayi bölgesi de yer almaktadır.

Trakya bölgesine baktığımızda ise bu yörenin en büyük sanayi merkezi Çerkezköy organize sanayi bölgesidir. Tekstil, metal ve boya sanayinin yaygın olduğu bu kesimde, sanayi giderek büyüme potansiyeline sahiptir. Trakya da Çorlu, Edirne, Tekirdağ gibi kentlerin çevresinde, çeşitli sanayi kuruluşları bulunmaktadır..

Türkiye de 2. sırada Ege Bölgesi yer almaktadır. Ülkemizin 2. sanayi merkezi durumunda olan İzmir kentinin bulunmasıdır. Bu bölgede dokuma ve gıda sanayi ağırlıklı pek çok kuruluş Aliağa, Aydın, Manisa, Nazilli, Ayvalık, Söke, Dalaman yörelerinde gelişme göstermiştir.

Türkiye de 3. Sırada Batı Karadeniz bulunmaktadır. Ülkenin ilk ve en eski Demir çelik sanayi bu bölgede Karabük çevresinde bulunmaktadır. Buna daha sonra Ereğli demir Çelik kompleksi katılmıştır. Bu iki sanayi bölgesel gelişme sayesinde ise bunlara bağlı olarak yan sanayi ninde gelişmesi ile yöre, yoğun bir ağır sanayi bölgesi olarak ortaya çıkmıştır.

Bölgede Zonguldak yöresinde de, maden kömürü mevcuttur.

Bu bölgeler haricinde ise Türkiye’nin çeşitli bölgelerine de sanayi dağılmıştır.

İç Anadolu bölgesinde: Ankara, Kayseri, Konya, Sivas, Eskişehir, Kütahya ve Afyon Çevresi

Akdeniz Bölgesi: Antalya ve Adana çevresi

Batı Karadeniz de:  Samsun ve çevresi.

Doğu Anadolu'da:  Malatya, Erzurum ve Elazığ çevresi 

Güneydoğu Anadolu da: Gaziantep ve Diyarbakır çevresi.

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte hayatımızdaki birçok cihaz dijitalleşti. Bu dijitalleşme tabiki Sanayi etkileyecek ve şu anda geleneksel metotlarla çalışan sanayi ise yakın gelecekte dijitalleşerek artık yavaş yavaş insansız çalışmaya başlayacağı, cihazların birbiriyle bilgi ve veri alışverişinde bulunacağı bir zaman dilimine geçecek. Bu dijital çağda üretim süresi, maliyetler ve üretim için ihtiyaç duyulan enerji miktarı minimum seviyeye inecek, üretim miktarı ve kalitesi ise katlanarak artacaktır. Ülke olarak bizim yapmamız gereken teknoloji ve eğitim altyapısını kurmak aynı zamanda eski yapıyı yeni ihtiyaçlara uygulamaktır.

İnsanoğlu yaşadığı sürece tüketecek, tükettiği sürece de üretime ihtiyaç duyacaktır.


Coldwell Banker CESA

- Sait Tirsi