İnşaat Sektöründe Fiyat Politikalarına Yön Verenler

14 March 2022

Dolar yükseldi, mülkümüzün değerine zam yapıyoruz… Dolar düştü, TL yükseldi. Mülkümüzün değerine zam yapıyoruz. Döviz düştü; faiz yükseldi. Mülkümüzün değerine zam yapıyoruz.

2-3 aydır bu cümleleri duyarak mülk fiyatlarına fahiş zamlar geliyor. Aslında bir yandan bakacak olursak da zamlar gelmesi için bahaneler aranıyor. Ülkemiz ekonomisi gibi hassas bir ekonomi de bu tür bahaneleri fazlasıyla sunuyor. Haliyle de piyasada korkunç bir fiyat manipülasyonu oluşuyor.


Gayrimenkul firmalarının çoğu, dövizin seyrinin dalgalı olduğu bu 2 ayda ciddi anlamda etkilendi. İade edilen kaparolar, satıcının vazgeçmesi, alıcının gelen zam karşısında satın alma işleminden geri çekilmesi gibi vakalar artık hemen hemen her gün başımıza gelmeye başladı.


Peki bu bir doğal devinim diyelim. Fiyatları belirleyenler kimler? Bu fiyat artışlarında bir sınırlama olamaz mı? 


Piyasa fiyatlarının kaderini belirleyen büyük inşaat şirketleridir. Ellerindeki sıfır daire stoklarının ya da ikinci el taşınmazlarının fiyatlarını belirleyerek başta kendi projelerinin, sonra inşaat bölgesindeki diğer projelerin fiyatlarını doğrudan etkilerler.


Bu bir yergi yazısı değildir. Büyük inşaat firmaları da kendi yatırımcılarına vaat ettikleri büyük kazancı sağlatabilmek için böyle kaygan zamanlarda daha çok dümene geçerler. Yani Adam Smith’in bildiğimiz “gizli elin” faili bu tür durumlarda meçhul değildir.


Bir anda fiyat yükseltirler. Öyle rakam mı olur, bu nasıl rakam; hayatta ev satamazlar dersiniz. Bir süre sonra bakarsınız fiyatlar o seviyeye gelmiştir. Piyasaya yön vermek, piyasayı koklamak böyle birşeydir.


Türkiye, stagflasyonist (durgunluk ile enflasyonu aynı anda yaşayan) bir ülke kimliğini ne yazık ki uzun zamandır kaybetmedi. Bu tür dönemlerin kendisine ait dokusu, kokusu olur. Bu dokuda yatırımcılar ortaya çıkarlar. Bunun en büyük nedeni yatırım için cazip bir ekonomi olması değil parada kalmanın riskli olduğunu düşünmesidir. Bir nevi cebindeki ya da banka hesabındaki bol sıfırlı mevduatı riskli bulur. Enflasyonda açıklananın çok; yaşanılanın daha da çok olduğu durumları ülkemiz çok defa deneyimledi. Çoğunda da döviz-faiz oranı çekişmesinde tavrını faizi düşürmekle gösteren ülkemizin dövizin fırlamasına bir dönem göz yumduğunu söyleyebiliriz. Aralık ayının ikinci yarısında yaşanan dövizdeki durgunluğun yeni yılda hareketleneceğini, kısa vadede piyasanın alım yönünde hararetini arttıracağını düşünüyorum.


Gayrimenkul danışmanları, her zamankinden daha fazla arz yönünden portföylerini geliştirmeli. Yani bol bol bol bol portföy sayılarını arttırmalıdır. 2020 yılındaki 0,64’leri gören faiz oranlarındaki “çılgın” gayrimenkul alım meyilinin bir benzerini bu senenin son çeyreğinde de gördük. Naçizane fikrim bu yılki olan süreç tam anlamıyla bir fragman. Asıl filmi önümüzdeki günlerde bekliyorum. Yazının sonunda bir spoiler verelim: Portföyü çok olan çok kazanacak. Ticari gayrimenkule; özellikle kurumsal kiracılı satılık mülklere yatırımcının meyili artacağı bir döneme giriyoruz.


CB 360

- Bektaş Önal